Biliyor musunuz? Leonardo da Vinci’nin babası avukat ve noterdi ve annesi ise köyde yaşayan bir kadındı. Da Vinci’nin anne ve babası evli değildiler. Aynı anne ve babadan dünyaya gelen tek çocuktu. Da Vinci’nin ebeveynleri evli değildi ve köylü annesi Caterina, da Vinci çok küçükken başka bir adamla evlendi ve yeni bir aile kurdu. 5 yaşlarından başlayarak Vinci’de avukat ve noter olan babası Ser Peiro’nun ailesine ait mülkte yaşadı. Da Vinci’nin paylaşmaya başladığı doğaya özel bir takdiri olan Da Vinci’nin amcası da onun yetişmesine yardımcı oldu.
KÜÇÜK YAŞLARDA LEONARO DA VİNCİ
Leonardo Da Vinci temel eğitimlerin yanında sanatla ilgili hiç eğitim almadı. Ancak babası sanatsal bir yeteneği olduğunu fark etti ve 15 yaşındayken Floransa’nın ünlü heykeltıraş ve ressam Andrea del Verrocchio’ya çıraklık yapmasını sağladı. Leonardo da Vinci, Verrocchio’nun yanında kaldığı sürece kendisini geliştirdi. Çeşitli heykel ve resim sanatlarında kendini geliştirecek teknikler öğrenmeye başladı. 1482 yılında, ilk yaptırdığı eseri ile Floransa’daki bir Scopeto manastırı olan San Donato için “Magi’nin Hayranlığı”nı resmetmeye başladı. Ancak, da Vinci bu parçayı hiçbir zaman tamamlamadı, çünkü kısa bir süre sonra iktidardaki Sforza klanı için çalışmak üzere Milano’ya taşındı, burada mhendislik, ressamlık, sahne tasarımcısı gibi çeşitli alanlarda çalışmaya başladı. Daha sonra ailenin isteğiyle Sforza’nın onurlandırılması için Da Vinci’den 1.5 m boyunda bronz bir atlı heykel yapması istenildi. Bu proje üzerine 12 yıl boyunca çalıştı ve 1943’te sergiye hazır hale getirdi.
LEONARDO DA VİNCİ: “SON AKŞAM YEMEĞİ” VE “MONA LİSA”
Da Vinci’nin resimlerinden ve heykellerinden görece az sayıda resim ve heykel ayakta kalsa da günümüze ulaşan iki eseri dünyanın en tanınmış ve beğenilen resimleri arasındadır. İlk eseri Milano’da yaşadığı dönemde yapmış olduğu “Son Akşam Yemeği”dir. Bu eser, yaklaşık 15 x 29 fit boyutlarındadır ve sanatçının ayakta kalan tek freskidir. İsa Mesih’in Havarilere hitap ettiği ve “İçinizden biri bana ihanet edecek” dediği Fısıh yemeğinin tasviri olan bir resimdi. Resmin yıldız özelliklerinden biri, her Havari’nin farklı duygusal ifadesi ve vücut dilidir. İsa’nın merkezde olduğu ancak Havarilerden izole edildiği kompozisyonu, nesiller boyu ressamları etkilemiştir.
Milano’nun işgali ile Sforza ve ailesinin kaçmasıyla, Da Vinci de onlarla beraber, önce Venedik sonra da Floransa’ya kaçtı. En ünlü esrlerinden bir diğeri olan “Mona Lisa”yı bu tarihler arasında yaptı. Yaklaşık 1503 ile 1506 yılları arasında resmedilen kadın – özellikle gizemli hafif gülümsemesi nedeniyle – yüzyıllardır spekülasyon konusu olmuştur. Tabloya resmedilmiş kadının, o dönemde bir fahişe olan Mona Lisa Gheraldini olduğu düşünülüyor. Hala gizemini koruyan bu eser günümüzde,ziyaretçiyi kendine çeken Paris, Fransa’daki Louvre Müzesi’nde sergileniyor.
MİLANO’DAN ROMA’YA YOLCULUK
1506 yılında, Da Vinci, en yakın arkadaşı olan Francesco Melzi ve öğrencileri ile birlikte Milano’ya döndü. İronik bir şekilde, Sforza’nın galibi olan Trivulzio’da kendisine bronzdan atlı birheykel yapmasını istedi. Bu da asla tamamlanmadı. Da Vinci, Milano’da yedi yıl geçirdi ve ardından, Milano siyasi çekişmeler nedeniyle, üç yıl daha Roma’ya gitmek zorunda kaldı.
LEONARDO DA VİNCİ: BİRBİRİNE BAĞLILIK FELSEFESİ
Da Vinci’nin ilgi alanları güzel sanatların çok ötesindeydi. Anatomi, helikopter, fizik, mimari gibi ressamlık dışında da çeşitli alanlar da çalışmalar yaptı. Sigmund Freud’a göre Da Vinci, ” diğerleri hala uyurken, karanlıkta çok erken uyanmış, gibiydi.”